bugün
- bebeği gibi seven incitmeyen değer veren erkek41
- eksi ruyalar ile yakaladığımız müthiş uyum21
- iğrenç bir his tarif et30
- düşün ki o bunu okuyor9
- bi derdim var9
- 170 iq üstü sözlük yazarları veritabanı18
- şöyle hanım hanımcık öğretmen bir kız bulamamak17
- anın görüntüsü8
- sözlük yazarlarına gelen son mesaj14
- hayvancılık destekleneceğine neden ithalat8
- bebeği gibi seven incitmeyen değer veren kadın10
- sözlük kızlarının saç rengi17
- bir türlü ısınmayan ayaklar9
- budweiser11
- en yaşlı özelliğiniz26
- eksi ruyaları sözlük heyetinden istemek20
- kocaeli de fabrikada yaşanan cinsel grup seks22
- insanlar melek mi şeytan mı10
- kızların tipe bakmadığı gerçeği29
- bir kadın nasıl tavlanır19
- kediye kediş köpeğe köpüş diyen kız15
- hemşire kızlar nasıl oluyor27
- uludağ sözlüğe nasıl düştünüz21
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi21
- icardi190524
- çağ dışı teknolojilere özlem duymak8
- bir gavatın soyadını nick yapmak10
- mert hakan yandaş13
- nude istemeyen erkek9
- numan kurtuluş dem parti görüşmesi29
- dursun özbek gibi olsam utanırım8
- türkiye toplumunun ahlaksızlığa pratik zeka demesi8
- yakışıklı ama zengin erkek14
- çift maaş alan akpli bürokratların ücretlerine zam18
- sözlük kızlarına yürüyen vizyonsuz9
- sözlük yazarlarının abileri11
- erkek çocuk için isim önerileri9
- aşkta yaş farkı önemli midir10
- az önce arabamdan inen tatlış kız12
- atatürk'ün hiç seçime girmeden ülkeyi yönetmesi15
- içip içip entry girmek8
- arkadaşlar falıma bi bakar mısınız8
- bik bik bu sözlüğün divasıdır19
- emar15
- 170 boyunda 70 kilo erkek9
- vücutçu aptal erkek vs gösterişsiz felsefi erkek12
- yazarların ruh hali9
- köpekleri aklamak için sırtlana iftira atmak10
- bik bik'i ağdacıya götürmek11
- aykolik'in boyu yaşı kilosu mesleği8
entry'ler (439)
Şu anda yanlışlıkla mı bilmiyorum ama ''collector's bundle'' 0,39 dolar %99 indirimle depolayın.
http://store.steampowered.com/sub/19282/?l=turkish
http://store.steampowered.com/sub/19282/?l=turkish
işin ilginç tarafı kuran'da aynı dille yazılmış ve parça parça üretilmiştir. Bugün sümerde parça parça üretim yaptığı bir site. bizi allah esirgesin yeni bir dinden. Ki gayet uygun bir dille ve içerikle yazılmış.
çocukluk hayali amerikan çocuklarının ağaç evleri. Tabii yaş ilerleyince farkına vardık ki evi olmayan çocuklar kötü koşullarda büyüyen çocukları daha fazla.
bir akasya durağı değildir.
Tartışılıyorsa ZATEN DiN iLE BiRLiKTE BiLiMiN BERABER iç içe yürütülebileceği tartışılıyordur ve olmaz. Eğer denmek istenen bilim insanının dini kimliğini tamamen bırakarak üretmeyi hedef alarak bir şeyler yapmasıysa tabii ki olur. Ama din ile bilim iç içe geçemeyecek apayrı yerlerdedir.
5 sene boyunca oynayıpta bu sırada evlenip sevgili olanların hikayesini falan okuduk hep. Şimdi ne yapıyorum hala oynuyorum eğleniyor muyum? Eskisi kadar değil ama en azından eskisi kadar da yoğun değil oyunla ilgilenmem. Biraz daha erken başlayıp süresiz vip sahibi falan olmak vardı madem oynuyoruz para yatırıyoruz.
Pir sultan türküsü. insan hayret ediyor sözlerine baktıkça.
http://www.youtube.com/watch?v=mkV_42Ob_v4
http://www.youtube.com/watch?v=mkV_42Ob_v4
Kızıldere'de katledilmiş devrimci önder. Sanıldığı gibi yoldaşlarıyla sibel erken olayında sibele kötü davranmamışlar, kendileri için değil ama sibel'in bir şeyler isteyebileceğini söylemişlerdir. Sibel erkan'nın çok sonradan yaptığı açıklamalardan da devlet kayıtlarında da sibel hakkında kötü olabilecek hiç bir şey söylenmediği ortadadır. Aynı zaman da bir teorisyen olan Mahir çayan yaşına da rağmen büyük sorumluluk üstlenmiştir. Türkiye tahlili yaparak bu tahliller doğrultusunda devrimci savaş stratejisi geliştirmişlerdir. Kendi bir gün bu yolda öleceklerini bilmekteydi önemli olan yarın için devrimci bir gelenek bırakabilme isteğidir. Bugün onun devrimciliği anadolu devrim tarihine altın harflerle işlenmiştir.
1960 yılında Fatsa'nın Kılıçlı Köyü'nde doğdu. ilkokulu Kılıçlı'da, ortaokulu Fatsa'da okudu. 1975 yılında Trabzon Yatılı Öğretmen Okulu sınavını kazandı.
O dönemde Trabzon Yatılı Öğretmen Okulu faşistlerin kontrolü altındaydı. llhan Durmuş, okuldaki devrimcilerle ilişkiye geçerek kısa sürede anti-faşist mücadelede etkin bir yer edindi. Henüz 1 yıl geçmemişti ki, ilhan Durmuş ve 70 arkadaşı okul idaresi tarafından okuldan atıldılar. Daha sonra Ladik Öğretmen Okulu'na kayıt yaptıran ilhan Durmuş, burada da faşistlere karşı yürütülen mücadelenin içinde yer aldı. Uğradığı bir saldırının sonucunda. yaralanınca Ladik'te barınma imkanı kalmadı ve Fatsa'ya döndü. Bu iki yıllık dönem ilhan Durmuş'un devrimcilik yaşamında edindiği ilk deneyimlerdi.
Lise eğitimini Fatsa'da sürdürdüğü yıllarda bir yandan okullarda anti-faşist mücadele içinde yer alırken, diğer yandan Fatsa Halkevi çalışmalarına da etkin bir biçimde katılıyordu.
1978 yılına gelindiğinde ilhan Durmuş, Fatsa'da gerek Fatsa halkı, gerekse faşistler ve polis tarafından yakından tanınan, bölgedeki birçok eyleme öncülük yapan Devrimci Yol militanlarından biriydi. Aynı yıl MHP Fatsa ilçe Başkanı'nın yaralanması olayı nedeniyle polis tarafından aranır duruma düştü. Bu durum bölgedeki çalışmalarını sekteye uğratınca ve sözkonusu olayda yer almadığına dair tanıklıklar da olunca ifade vermek üzere Adliye'ye gitti.
Bir Fatsalı anlatıyor:
"ilhan Adliye'nin önüne geldiğinde kapıda 1500-2000 kişi bekliyordu. Okullar ilhan için boykot ilan etmişti. Adliye'deki yetkililer ifadesinin alınmasından sonra serbest bırakılacağını söylemişlerdi ama tutukladılar. Dışarı ilhan'ın tutuklandığı haberi gelince kıyamet koptu. Kalabalık sloganlarla cezaevine doğru yürüyüşe geçti. Yoldan da katılanlar olunca sayı iyice arttı. Yol üzerinde MHP binası tahrip edildi, tabelası indirildi. Bütün ilçe protesto gösterileriyle boydan boya katedildi. Endişeye kapılan yetkililer ilhan Durmuş'u o gece apar topar Ünye Kapalı Cezaevi'ne naklettiler"
ilhan Durmuş'un tutukluluğu 4 ay sürdü. Çıktığında bir süre Aybastı'da faaliyet gösterdi.1978 sonlarında Fatsa'da bir polis memurunun öldürülmesi olayı nedeniyle tekrar aranmaya başlayınca Fatsa'yı terketti ve önce Karadeniz'in çeşitli ilçelerinde, son olarak da Artvin bölgesinde görev aldı. Artvin'deki çalışmaları 12 Eylül sonrasında da sürdü.1981 yılında bu bölgede yenilen darbelerin ardından yapılan yeni düzenlemeyle tekrar Fatsa'nın kırsal alanına döndü. Doğduğu köyü de kapsayan geniş bir alanda siyasi-askeri faaliyetin yürütülmesinden sorumlu yerel komitede yer aldı.
Bir arkadaşı anlatıyor:
"ilhan devrimciliğe küşük yaşta atılmıştı. Kendi ufak tefekti ama büyük sorumluluklar almaktan hiç geri durmadı. Aldığı sorumlulukların altından kalkmayı da bilirdi. Hayattaki tek sorumsuzluğunu kendi sağlığına karşı yapmıştı. ileri derecede ülserdi ama onu sigara ve çay içmekten bir türlü vazgeçirememiştik. Çok güzel saz çalar, türkü söylerdi. Neşeli bir insandı; en karanlık zamanlarda bile neşelenecek, gülecek birşeyler bulurdu. Sözlüydü. Öldürüldüğünde aylardır dağda olduğu işin sözlüsünü görmemişti; göremeden öldü."
ilhan Durmuş doğduğu köy olan Kılıçlı yakınlarında 13 Kasım 1983 günü Cavit Kaya ile birlikte katledildi. Dört kişiydiler. Bir başka grupla bağlantı kurmak üzere Kılıçlı Köyü'ne gelmişlerdi. Geceyi köyde geçirdiler. Sabah 07.00 sıralarında köyün çevresinde askeri birlikler ve polisin katıldığı geniş bir operasyonun başladığını farkettiler. Köyün dışında gizlenmeyi denedilerse de üzerlerinde dolaşan helikopter tarafından yerleri tespit edildi. Üzerlerine yaylım ateşi açıldı. Ormanlık araziye ulaşmak için çatışarak geri çekildiler. Açık bir araziyi geçmeleri gerekiyordu. Denediler; ilk önce grubun önünde giden ilhan Durmuş vuruldu, ardından Cavit Kaya. Diğer iki arkadaşları öğlene kadar çatışmayı sürdürdüler; öğle saatlerinde ikisi de yaralı ele geçti.
O dönemde Trabzon Yatılı Öğretmen Okulu faşistlerin kontrolü altındaydı. llhan Durmuş, okuldaki devrimcilerle ilişkiye geçerek kısa sürede anti-faşist mücadelede etkin bir yer edindi. Henüz 1 yıl geçmemişti ki, ilhan Durmuş ve 70 arkadaşı okul idaresi tarafından okuldan atıldılar. Daha sonra Ladik Öğretmen Okulu'na kayıt yaptıran ilhan Durmuş, burada da faşistlere karşı yürütülen mücadelenin içinde yer aldı. Uğradığı bir saldırının sonucunda. yaralanınca Ladik'te barınma imkanı kalmadı ve Fatsa'ya döndü. Bu iki yıllık dönem ilhan Durmuş'un devrimcilik yaşamında edindiği ilk deneyimlerdi.
Lise eğitimini Fatsa'da sürdürdüğü yıllarda bir yandan okullarda anti-faşist mücadele içinde yer alırken, diğer yandan Fatsa Halkevi çalışmalarına da etkin bir biçimde katılıyordu.
1978 yılına gelindiğinde ilhan Durmuş, Fatsa'da gerek Fatsa halkı, gerekse faşistler ve polis tarafından yakından tanınan, bölgedeki birçok eyleme öncülük yapan Devrimci Yol militanlarından biriydi. Aynı yıl MHP Fatsa ilçe Başkanı'nın yaralanması olayı nedeniyle polis tarafından aranır duruma düştü. Bu durum bölgedeki çalışmalarını sekteye uğratınca ve sözkonusu olayda yer almadığına dair tanıklıklar da olunca ifade vermek üzere Adliye'ye gitti.
Bir Fatsalı anlatıyor:
"ilhan Adliye'nin önüne geldiğinde kapıda 1500-2000 kişi bekliyordu. Okullar ilhan için boykot ilan etmişti. Adliye'deki yetkililer ifadesinin alınmasından sonra serbest bırakılacağını söylemişlerdi ama tutukladılar. Dışarı ilhan'ın tutuklandığı haberi gelince kıyamet koptu. Kalabalık sloganlarla cezaevine doğru yürüyüşe geçti. Yoldan da katılanlar olunca sayı iyice arttı. Yol üzerinde MHP binası tahrip edildi, tabelası indirildi. Bütün ilçe protesto gösterileriyle boydan boya katedildi. Endişeye kapılan yetkililer ilhan Durmuş'u o gece apar topar Ünye Kapalı Cezaevi'ne naklettiler"
ilhan Durmuş'un tutukluluğu 4 ay sürdü. Çıktığında bir süre Aybastı'da faaliyet gösterdi.1978 sonlarında Fatsa'da bir polis memurunun öldürülmesi olayı nedeniyle tekrar aranmaya başlayınca Fatsa'yı terketti ve önce Karadeniz'in çeşitli ilçelerinde, son olarak da Artvin bölgesinde görev aldı. Artvin'deki çalışmaları 12 Eylül sonrasında da sürdü.1981 yılında bu bölgede yenilen darbelerin ardından yapılan yeni düzenlemeyle tekrar Fatsa'nın kırsal alanına döndü. Doğduğu köyü de kapsayan geniş bir alanda siyasi-askeri faaliyetin yürütülmesinden sorumlu yerel komitede yer aldı.
Bir arkadaşı anlatıyor:
"ilhan devrimciliğe küşük yaşta atılmıştı. Kendi ufak tefekti ama büyük sorumluluklar almaktan hiç geri durmadı. Aldığı sorumlulukların altından kalkmayı da bilirdi. Hayattaki tek sorumsuzluğunu kendi sağlığına karşı yapmıştı. ileri derecede ülserdi ama onu sigara ve çay içmekten bir türlü vazgeçirememiştik. Çok güzel saz çalar, türkü söylerdi. Neşeli bir insandı; en karanlık zamanlarda bile neşelenecek, gülecek birşeyler bulurdu. Sözlüydü. Öldürüldüğünde aylardır dağda olduğu işin sözlüsünü görmemişti; göremeden öldü."
ilhan Durmuş doğduğu köy olan Kılıçlı yakınlarında 13 Kasım 1983 günü Cavit Kaya ile birlikte katledildi. Dört kişiydiler. Bir başka grupla bağlantı kurmak üzere Kılıçlı Köyü'ne gelmişlerdi. Geceyi köyde geçirdiler. Sabah 07.00 sıralarında köyün çevresinde askeri birlikler ve polisin katıldığı geniş bir operasyonun başladığını farkettiler. Köyün dışında gizlenmeyi denedilerse de üzerlerinde dolaşan helikopter tarafından yerleri tespit edildi. Üzerlerine yaylım ateşi açıldı. Ormanlık araziye ulaşmak için çatışarak geri çekildiler. Açık bir araziyi geçmeleri gerekiyordu. Denediler; ilk önce grubun önünde giden ilhan Durmuş vuruldu, ardından Cavit Kaya. Diğer iki arkadaşları öğlene kadar çatışmayı sürdürdüler; öğle saatlerinde ikisi de yaralı ele geçti.
1962'de artvin şavşat şalcı köyünde doğan dev-yol lu devrimci. 12 Eylül sonrası dağlık kesimde oluşturulan silahlı direniş birliklerinde yer aldı.
26 Aralık 1980 günü Erkan Uzuneminağaoğlu'nun grubuyla buluşmak için geldiği, kendi doğduğu köy olan Şalcı'da askeri birliklerle girdiği silahlı çatışmada, anne ve babasının gözleri önünde, Erkan Uzuneminağaoğlu ile birlikte katledildi. Cenazesine, faaliyet gösterdiği Pınarlı Köyü'nün bütün sakinleri, her türlü tehdit ve engellemelere rağmen, 6 saatlik yolu kar altında yürüyerek geldiler.
26 Aralık 1980 günü Erkan Uzuneminağaoğlu'nun grubuyla buluşmak için geldiği, kendi doğduğu köy olan Şalcı'da askeri birliklerle girdiği silahlı çatışmada, anne ve babasının gözleri önünde, Erkan Uzuneminağaoğlu ile birlikte katledildi. Cenazesine, faaliyet gösterdiği Pınarlı Köyü'nün bütün sakinleri, her türlü tehdit ve engellemelere rağmen, 6 saatlik yolu kar altında yürüyerek geldiler.
1957 doğumlu Giresunlu devrimci. 12 Eylül sonrası cuntaya karşı bölgenin kırsal kesiminde gelişen direnişin içinde yer aldı. Bulancak-Giresun ekibine mensuptu.
31 Mayıs 1981 günü Kozköy yakınlarındaki ormanlık alanda 6 arkadaşı ile birlikte, askeri birliklere karşı girdikleri çatışmada şehit düştü.
31 Mayıs 1981 günü Kozköy yakınlarındaki ormanlık alanda 6 arkadaşı ile birlikte, askeri birliklere karşı girdikleri çatışmada şehit düştü.
1958'de Balıkesir'in Ovacık Köyü'nde doğdu.
1975 yılında siyasi olmayan bir silahlı yaralama olayı nedeniyle cezaevine girdi. Devrimci Yol hareketi ile ilk ilişkisini bu dönemde cezaevinde yatan Devrimci Yolcularla tanışarak kurdu. Cezaevi yılları Recep Demir için gerçek bir eğitim dönemi oldu. Hızla geliştirdiği militan kişiliğiyle her cezaevi direnişinin önünde yer aldı; bu nedenle Balıkesir'den sırasıyla Konya, Niğde ve Akşehir Cezaevleri'ne sürgün oldu. 1977 yılında Akşehir Cezaevi'nden MLSPB'li iki mahkumla birlikte gardiyanları rehin alarak firar etti.
Cezaevi firarından sonra önce istanbul'da, ardından izmir'de değişik bölgelerde devrimci çalışmalarını sürdürdü. Sıkıyönetim ilanıyla birlikte izmir'in değişik bölgelerinde faaliyet gösterirken, polis de onu farklı kod adlarıyla arıyordu.
1980 Eylül'ünde bir soygun nedeniyle tutuklandıysa da, işkencede direnerek olayın siyasi yanını kabul etmediği gibi gerçek kimliğini de saklamayı bildi ve olay kayıtlara 'gasp' olarak geçti. Yargılama sonucunda 36 yıl ceza aldı. Konya'da bir başka davada yargılandığı gerekçesiyle sevkini istedi. Eylül 1981'de sevk sırasında ikinci kez firar etti.
Adının 'Recep Demir' olduğu gene devrimci mücadele içinde yer aldığı firar günlerinde itirafçı-MiT işbirliğiyle ortaya çıktı.
1988'de cezaevlerine yeni baskıcı kurallar getiren, 'Ağustos Genelgesi' diye bilinen Adalet Bakanlığı düzenlemesine karşı geliştirilen mücadele sırasında 'Devrimciler' adlı eylem grubunda yer aldı.
31 Ağustos 1989'da daha önce pek çok kez yaşadığı polisle çatışmalardan birini daha atlatırken ağır yaralandı. Ameliyat ve tedavisinin bir yolu bulunmaya çalışılırken yakalandı. izmir Siyasi Şube'deki ağır işkencelerden sonra hastaneye kaldırıldığında, doktor raporlarında da belirtildiği üzere ölüm halindeydi. 7 Eylül 1989'da şehit düştü.
1975 yılında siyasi olmayan bir silahlı yaralama olayı nedeniyle cezaevine girdi. Devrimci Yol hareketi ile ilk ilişkisini bu dönemde cezaevinde yatan Devrimci Yolcularla tanışarak kurdu. Cezaevi yılları Recep Demir için gerçek bir eğitim dönemi oldu. Hızla geliştirdiği militan kişiliğiyle her cezaevi direnişinin önünde yer aldı; bu nedenle Balıkesir'den sırasıyla Konya, Niğde ve Akşehir Cezaevleri'ne sürgün oldu. 1977 yılında Akşehir Cezaevi'nden MLSPB'li iki mahkumla birlikte gardiyanları rehin alarak firar etti.
Cezaevi firarından sonra önce istanbul'da, ardından izmir'de değişik bölgelerde devrimci çalışmalarını sürdürdü. Sıkıyönetim ilanıyla birlikte izmir'in değişik bölgelerinde faaliyet gösterirken, polis de onu farklı kod adlarıyla arıyordu.
1980 Eylül'ünde bir soygun nedeniyle tutuklandıysa da, işkencede direnerek olayın siyasi yanını kabul etmediği gibi gerçek kimliğini de saklamayı bildi ve olay kayıtlara 'gasp' olarak geçti. Yargılama sonucunda 36 yıl ceza aldı. Konya'da bir başka davada yargılandığı gerekçesiyle sevkini istedi. Eylül 1981'de sevk sırasında ikinci kez firar etti.
Adının 'Recep Demir' olduğu gene devrimci mücadele içinde yer aldığı firar günlerinde itirafçı-MiT işbirliğiyle ortaya çıktı.
1988'de cezaevlerine yeni baskıcı kurallar getiren, 'Ağustos Genelgesi' diye bilinen Adalet Bakanlığı düzenlemesine karşı geliştirilen mücadele sırasında 'Devrimciler' adlı eylem grubunda yer aldı.
31 Ağustos 1989'da daha önce pek çok kez yaşadığı polisle çatışmalardan birini daha atlatırken ağır yaralandı. Ameliyat ve tedavisinin bir yolu bulunmaya çalışılırken yakalandı. izmir Siyasi Şube'deki ağır işkencelerden sonra hastaneye kaldırıldığında, doktor raporlarında da belirtildiği üzere ölüm halindeydi. 7 Eylül 1989'da şehit düştü.
Dev-yol lu devrimci.
Faşist saldırganlar 18 Haziran'da devrimci öğretmen Remzi AKSAKAL'ı evine giderken pusu kurarak katlettiler. Faşizme karşı verilen kavganın en ön saflarında her zaman yerini alan Remzi Hoca, Ünye'de halk düşmanlarının saldırılarına hiçbir zaman boyun eğmedi, kararlı bir mücadele verdi.
Polisin cenazeyi kaçırma girişimlerini boşa çıkaran devrimciler ertesi gün 1500'ü aşkın kişinin katıldığı bir törenle Remzi Hoca'yı memleketi olan Artvin'e yolladılar
Faşist saldırganlar 18 Haziran'da devrimci öğretmen Remzi AKSAKAL'ı evine giderken pusu kurarak katlettiler. Faşizme karşı verilen kavganın en ön saflarında her zaman yerini alan Remzi Hoca, Ünye'de halk düşmanlarının saldırılarına hiçbir zaman boyun eğmedi, kararlı bir mücadele verdi.
Polisin cenazeyi kaçırma girişimlerini boşa çıkaran devrimciler ertesi gün 1500'ü aşkın kişinin katıldığı bir törenle Remzi Hoca'yı memleketi olan Artvin'e yolladılar
1958 yılında Denizli'nin Çal ilçesine bağlı Kutlubey Köyü'nde doğdu. Yoksul bir çiftçi ailesinin beş çocuğundan ikincisiydi. Okurken hem okul giderleri, hem de ailesinin geçimine destek olmak için çalıştı. Lise yıllarında kasabada gelişen devrimci mücadelenin içinde yer aldı.
14 Şubat 1981'de bir grup arkadaşıyla birlikte Ulubey Kazancıderesi mevkiinde polis ve jandarmayla girdiği çatışmada kayboldu. Bedeni 22 Mart 1981'de çobanlar tarafından bulundu.
14 Şubat 1981'de bir grup arkadaşıyla birlikte Ulubey Kazancıderesi mevkiinde polis ve jandarmayla girdiği çatışmada kayboldu. Bedeni 22 Mart 1981'de çobanlar tarafından bulundu.
12 eylül cuntacılarla girdiği çatışmada ölen 19 yaşında ki Dev-yol'lu devrimci.
Devrimin bir süreç olduğunu göstermiştir. Fatsa ya giden gazetecilerin dediğine göre halk sosyalistim demiyordu ama bir sosyalist gibi yaşıyorlardı, paylaşıyorlardı. sokakta herkesin mutlu görünüp gülümsediği bir yer ve bu bize çok garip gelmişti diyorlar. 7 den 70 e herkes devrimci marşları okuyordu çünkü tek bildikleri vardı sosyalistler onlar için savaşıyorlardı. Halkı soyan tefecileri, pahalanacak diye yağ ekmeği saklayan yüksek fiyattan satan tüccarlara göz açtırmıyorlardı. işte fikri sözmez böyle bir yerel yönetimin önderiydi.
Benzin, saatçi benzini gibi yakıtlarla çalışan verimi her koşulda çok yüksek olan ocak çeşidi. Msr, optimus gibi firmaların ürettiği farklı modeller olmakla birlikte fiyatları oldukça yüksektir. Dağcılar tarafından tercih edilen bu ocaklar irtifada, soğukta verimini kaybetmez. Bazı modellerinin çıkardığı jet sesi kafayı şişirir.
http://www.outdooraction....136e95/m/s/msr_kgk_ex.jpg
http://www.outdooraction....136e95/m/s/msr_kgk_ex.jpg
yanında birde odun kömür sobası varsa ve bir de dağ evindeyseniz hayat size güzeldir.